Şehrin tüm noktalarına iliştirilmiş küçük ilanlar görüyorum..."1. Erciş Geleneksel Kitap Fuarı"... Bir an “yanlış mı görüyorum?” diye soruyorum kendi kendime. Doğru dürüst kitabın bile bulunmadığı ilçemizde fuar mı açılacak? İlanda devamla, Erciş Ticaret ve Sanayi Odası, Erciş Kaymakamlığı ve Erciş Belediyesi’nin katkılarıyla bu yıl kitap fuarının birincisinin düzenleneceği haberini okuyorum. "Türkiye okuyor, daha çok Erciş okuyor" sloganı da pek yakışmış...
İnsanın heyecanlanmaması mümkün değil. Daha önceki kırtasiye ziyaretlerimde bu konuyu esnafa sormuştum. "Neden belli başlı bir kaç roman dışında kitap yok" demiştim. "Talep gelmeyince biz de kitap getiremiyoruz" diye cevap vermişlerdi haklı olarak. Bunları düşününce kitap fuarının amacına ulaşıp ulaşamayacağı aklımın bir kenarında kaldı.
Sabah fuar için Erciş merkeze geliyorum. Erciş Lisesi'nin karşındaki geniş kaldırımda yani belediyenin iftar çadırının kurulduğu yerde böyle bir çadır kurulmuş (belki de aynı çadırdır). Her taraf tertemiz... Kitaplar dizilmeye devam ediliyor. İçeriye bir göz attıktan sonra güler yüzlü bir beyefendiyle merhabalaşıyorum; tahminimce otuz yaşlarında... Sonradan öğrendiğim kadarıyla İzmir’den gelmişler. Kaymakam Bey’i tanıdığı için böyle bir öneride bulunmuş, öneri cazip görülünce ve destek çıkan kurum ve kuruluşlar da olunca böyle bir etkinlik gerçekleştirmişler.
Saatler öğle vaktini göstermeye yakınken, hazırlıklar tamamlanıp açılış programı için herkes çadırın girişinde yerini alıyor. Ben olayı takip edemediğim ve geciktiğim için çadırda kalıyorum. Az önce sohbet ettiğim beyefendiye çıkmam gerekip gerekmediğini soruyorum, gerek olmadığını, istersem burada kalıp kitaplara bakabileceğimi söylüyor. Az sonra saygı duruşu, istiklal marşı ve açılış konuşmasından sonra kurdele kesiliyor ve başta Kaymakam Ferhat Kurtoğlu olmak üzere herkes fuar çadırına giriyor. Yüzlerde gülümseme, biraz şaşkınlık, heyecan ve tatlı bir bilinmezlik var. Bazıları ne yapacağını şaşırıp sağa sola bakıyor ve bir taraftan kitap bakmaya çalışıyorlar.
Erciş sosyal etkinliklere uzak bir memleket. Konferans, müzikal, tiyatro, sinema, söyleşi, seminer vb. toplu iştiraki gerektirecek etkinlikler çok az yapılıyor. Yılda bir kez Emrah ile Selvi festivalinde bir araya gelebiliyorlar. Bunlar da eğlence odaklı olduğu için, kitap fuarına ne tepki vereceklerini düşününce merakım daha da artıyor. Bir yandan kitaplara göz atıyor bir yandan da halkın eğilimlerini gözlemeye çalışıyorum. Kitapçı, gelen misafirlere alternatifler sunmayı ihmal etmiyor. İzmir’den geldiklerini, okumaları için her türlü kolaylığı sağlayamaya çalıştıklarını, kendi stantlarındaki kitapların yüzde elli indirimli olduğunu, isterlerse diledikleri kadar da taksit imkânı sunabileceklerini söylüyor. İlk bakışta bunların satış stratejileri olabileceğini düşünüyorsunuz. Çünkü tencere tava satan az satıcıyla karşılaşmadık…
Ayaküstü sohbetimizde kitap satıcısının iyi bir birikime sahip olduğu kendiliğinden beliriveriyor. Kitabı satıp da kitaptan habersiz olanlardan değil. Baktığım türden kitapları görünce epey bir kitap getiriyor sağdan soldan… Kitap hakkında değerlendirmelerde bulunmayı da ihmal etmiyor. Ben kendime kitap ayırmaya çalışırken içerisi kalabalıklaşıyor. Erciş’te bayilik alan bir kırtasiyenin de standı bulunuyor. Bugüne özel olarak kırtasiyede yaptıkları yüzde yirmi indirime ilaveten, fuar dolayısıyla yüzde onluk bir indirim daha yaptıklarını söylüyorlar. Yani toplamda yüzde otuz indirimle kitap satıyorlar
Ben kitapları incelerken diğer meraklılar stantları dolaşmaya devam ediyordu (Foto: Nihat Çavuşoğlu-iha)
Bazıları kitapla alakaları olmamasına rağmen çadıra girmekten kendilerini alamıyorlar. Buna da sevinmek gerek. Zira ömründe bunca kitabı bir arada göremeyen onlarca insan var. İçimden, “umarım içine bir umut doğar da bir yakınına, çocuğuna bir kitap alır” diye geçiriyorum.
Kaymakam, müdürler, mülki amirler sırayla stantları dolaşıp yetkililerle sohbet ediyorlar. Haliyle onların sohbeti bitip, onlar uğurlandıktan sonra ortalık biraz sakinleşiyor.
Epey kitap toplayıp satıcının yanında soluğu alıyorum. Kitap toplaması güzel de, bunları teslim alırken insan genelde terliyor. Neyse ki satıcının alternatifleri sayesinde cebinizde paranız olmasa bile kitaplarla oradan ayrılabiliyorsunuz. Peşinatı, taksit seçeneklerini bile siz belirliyorsunuz. İyi bir alış veriş yapıp eve dönmeyi düşünüyordum ki Belediye Başkanı Fatih Çiftçi fuarı dolaşıyor. Kendisiyle beş dakika sohbet diyoruz. Şahsım adına yayıncılara sundukları kolaylıklardan ötürü çokça teşekkür ediyorum. Oldukça mütevazı ve güler yüzlü biri. Sohbet esnasında yayıncı kendisine çeşitli örnekler gösteriyor. Uygun olması durumunda okullar için satın alabileceklerini söylüyor. “Okumayan bir toplum düşünemez, düşünemeyen bir toplum da üretemez” diye devam ediyor başkan. Artık lise öğrencileri için roman alımı yapacaklarını, dağıttıkları sınav kaynaklarına ilaveten yeni kitaplar da alacaklarını söylüyor. Kendisine teşekkür edip ayrılıyoruz.
Bir sonraki gün yine fuardayım. Merak edip halkın kitaba olan ilgisini soruyorum. Yayıncı arkadaş, kısaca “Erciş okuyor” diye cevap veriyor. Satışlar iyiymiş. Güncel birçok kitabın daha geleceğini söylüyor. Böylece satışların daha da artacağını umuyor.
İzmirlerden kalkıp buralara gelmek, sonra eli boş dönmek herhalde hayal kırıklığı olurdu diye geçirdim içimden. Erciş’te bazı şeylerin değiştiğini görmek sevindirici.
1. Erciş Kitap Fuarı yaklaşık üç hafta süren bir etkinlikle sona erdi. Fuarda halkın genel eğilimlerini bir nebze olsun ölçmek için nerdeyse her gün kitap çadırına uğramaya çalıştım.
İlginç olan ilk tespit şuydu: halk henüz hangi tür kitapları okuyacağını pek bilmiyor. Buna göre günlük yaşamın belirleyicilerinden olan öğeler içinde kitaplar pek yer edinmediği için seçicilik ve tür konusunda farklı alternatifler arama yetisi kazanılmamış. Bunlar genelde taklit etme yoluyla kitaba göz atmayla sınırlı kalıyor. Özellikle genç bayanların tercihleri, Erciş’ten fuara katılan yayınevinin standındaki dini ağırlıklı kitaplardı. Bu standa yaklaşan bayanlar ve çocuklar dini roman almaya özen gösterdiler.
Araştırma-inceleme, sosyoloji, felsefe gibi birikime yönelik bilgilendirici kitap satışlarında ise istenilen seviye yakalanamadı. Halk daha çok çocuk kitapları ile romanlara yöneldi. Haliyle geçmişte kalan, basımları yapılmayan, klasik olarak değerlendireceğimiz kitaplara pek rağbet yoktu. Geçmişte seri halde yayımlanan ve oldukça ses getiren setlere pek dokunulmadı bile.
Satıcı için hayal kırıklığına neden olan bir olay da öğretmenlerin kitaba olan ilgisizliğiydi. “Çok az öğretmene kitap satabildik” dedi. “En çok da onların ilgisi bekliyorduk” diyerek üzüntüsünü belli ettirdi.
Her şeye rağmen bu ilkti; Erciş için bir başlangıç oldu. Kültürel birikim tabii ki zamanla oluşabilecek bir olgu. Bir anda her şeyin değişme olasılığı çok zayıf. Daha da arttırılacak organizasyonlarla, halkın kültürel faaliyetlere olan ilgisi canlı tutulabilir.
İsmet Tunç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder