Perşembe, Temmuz 2

Jön Türk Hareketinin Doğuşu: “İttihad-Terakki ve Masonluk”

Jön Türklerin ortaya çıkışı, o dönem tarihçilerince 1889 yılı olarak kabul edilir. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane olarak bilinen, bugünkü adıyla askeri tıbbiye öğrencilerinin gizliden kurduğu bir dernek olan Jön Türk hareketi, beş yıl gizliden faaliyet gösterdi. Dernek 1895 yılında gün ışığına çıktı. Padişah 1892 yılına bu cemiyetin varlığından haberdar olmuştu. Bu cemiyetin önderi Arnavut kökenli bir subay olan İbrahim Temmo idi.


Söylentilere göre İbrahim Temmo, cemiyeti kurmadan bir yıl önce Arnavutluk’a denizyoluyla ailesini görmeye giderken, seyahatine İtalya gezisini de eklemiş. İbrahim Temmo Napoli ile Brindisi’de kaldığı süre içinde bir arkadaşının vasıtasıyla bir mason locasını ziyaret etmiş. Bu locanın (carbonari) İtalya tarihinde oynadığı derin rolü öğrendikten sonra çok etkilenmiş ve Türkiye’de de benzer bir örgütlemenin gerektiğini düşünmüş. Zaten mason locaları Osmnalı topraklarında faaliyet alanı bulamadıklarından Balkanlar’daki İttihad-Terakki hareketine destek vermeyi bir fırsat olarak görmekteydiler. Böylece padişahın mutlak otoritesini zayıflatıp ortama sızmayı düşünmüşlerdir.


Sonraki dönemlerde İttihad- Terakki mensupları İtalyan mason localarının birer üyesi olan ve “birader” olarak kabul edilen loca mensupları derin ilişki içinde bulunmuşlardır. Jön Türk hareketi İtalya eksenli siyasi yelpaze içinde gelişmiş, Trablusgarp savaşı ile bu ilişki ulusu koruma yönünde ağır basmıştır. Jön Türkler ile İtalyan masonların ilişkileri loca örgütlenmeleri şeklinde devam ettiyse de, siyasi arenadaki çekişmeler ve çıkarlar ilişkileri farklı yönlerde geliştirdi.


Jön Türk hareketinin kurucuları mason locasının kriterlerine göre örgütlenmişler. İtalyan Maşrak-ı Azamı tarih arşivindeki bilgilere göre 1906 yılında kurulan İttihat ve Terakki’nin karargâhı Selanik’tir. Bu cemiyet başlangıçta on üyeyle kuruluyor. Bunlara yaşlarına göre birer numara veriliyor ve birden ona kadar sıralanıyorlar. Kuruluşu yönetmek üzere dört üye seçiliyor. Bilindiği gibi bunlar; Mehmet Talat, Rahmi bin Rıza, Mithat Şükrü ve İsmail Hakkı Canbolat’tı. Bunlar Canbolat dışında İtalyan Macedonia Risorta locasında 1903 yılında tekris edilmişlerdi. 1906 yılına gelinceye dek hepsinin de bu tarihe yakın tarihlerde bu locadan tekris edildikleri görülüyor. Unvanları, doğum tarihleri ve yerleri, tekris tarihleri ayrıntılı bir biçimde verilmiş. Daha sonra Osmanlı mebusan meclisine seçilmişler ve vekil olmuşlar. Örneğin İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılan ve geleceğin maliye nazırı olacak olan Mehmet Cavit “aynı zamanda İspanyol Maşrak-ı Azamı’na bağlı olan Selanik’teki Perseverancia locasının da üyesiydi.”


Bu süreçte karşımıza önemli bir kişi çıkıyor. Emanuel Karasu. Carosso adı sonradan Karasu olarak Türkçeleşmiştir. Belgede Karasu 1902’nin sonuyla 1903’ün ilk günleri arasında 13450 matrükül numarasıyla çıraklık derecesiyle locaya tekris edilmiş. Emanuel Karasu İtalyan locası ile Jön Türkler arasındaki bağlantıları sağlayan kişidir. Mason localarında Jön Türklerin toplantılarının yapılması fikrini o ortaya atmıştır. Böylece İtalyan locaları ile Jön Türkler birlikte toplantı yapıp siyasal ve toplumsal alanda etkin olma planları yapmışlardır. Birinci dünya savaşında Jön Türkler tarafından iaşe müffetişliğine getirilen Karasu, İngiliz Times gazetesinin, Karasu’nun öldüğü zaman yaptığı haberde; sivil halka dağıtılması gereken malzemeleri onlara ulaştırmadığı, bunlardan haksız kazanç sağladığı, 2 milyon Türk lirasından fazla bir meblağı zimmetine geçirdiği yazıyordu. O dönemde sivil halk ekmek başta olmak üzere pek çok ihtiyacını karşılayamamış, küflü ekmek yemişti. Açlıktan ve sefaletten ölenlerin de sayısı azımsanmayacak derecedeydi. Karasu, Makedonya’nın Yunanistan’a ait olduğu 1919’da Makedonya’yı terk eden Selanikli bir Yahudi bir avukattı. Kızı ile birlikte Napoli’ye gelip yerleşmişti. Yine Jön Türk hareketine sonradan katılan ve Osmanlı sarayında etkin olan, sonradan İttihat ve Terakki bünyesinde önemli görevlere getirilen şahıslar da İtalyan localarına kayıtlı kişilerdi.


Balkanlar’da aşlayan ve mason localarının desteğiyle siyasal alanda önemli tecrübeler edinen Jön Türkler, muhakkak ki Osmanlı toplumuna değişik bir hava getirmişlerdir. Maceracı yönleri onları tarihin derin kuyularına atmışsa da, tarihçi Mustafa armağan’ın deyimiyle kötü niyetli değillerdi.


İsmet Tunç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder