Elimde bakınca gözlerinizin ışıl ışıl olacağı türden bir arşiv var; bir kültür hizmeti. Kaymakamı, okul müdürü, belediye başkanı, öğretmeni, sanatçısı, ozanı, vatandaşı el ele vermiş bir gazete çıkarmış. Erciş’in ilk renkli gazetesi, ayda bir yayımlanmış. İçinde neler var neler; birçok eğitimci simayı bulmak mümkün. Şiirler, köy incelemeleri, ozanlar, doktorlar, belediye başkanları, gazetecisi, fotoğraf sanatçısı ve en önemlisi de tamamına yakını yerel habere ayrılmış bir gazete. Sevgili Selahattin Koşar hocamdan aldığım bu arşivi incelerken aklımı sürekli meşgul eden bir soruya da cevap bulmuş oldum: “Neden bugün Erciş’te insanı (okur-yazar kesimini) mutlu etmeyen bir hava var?” Bu sorudan sonra şu cevabı verdim kendi kendime: “çünkü kültürel olgu/lar kesintiye uğrayınca yerini başka bir kültürel olgu/lar alır. Yeni bir anlayış başka tip insan modelini oluşturur, bu nedenle birbirine benzeyen insanların meydana geldiği bir toplumda da farklılık olmaz.”
Selami Altınok dönemin kaymakamı; aynı zamanda gazetenin sahibi olarak da gösterilmektedir. Yayın kurulunda ise; Celal Gazioğlu, Selahattin Koşar, A. Fikret Dilmaç ve Ahmet Erdoğan yer alıyor. Fotoğraflarda, ilk sayılarda Kenan Aşçıoğlu, sonraki sayılarda ise Ali Dağer imzası mevcut. “Köylere Hizmet Götürme Birliği” adı altında bir çalışmanın eseridir bu gazete; bir eğitimci camiasının yaratıcılığının eseri. Şimdi, “gelin bir düşünce ortamında yoğrulmuş böyle bir gazete çıkaralım ya da bunu devam ettirelim” desek kaç kişi ses verir merak ediyorum. Şiir, öykü, deneme, araştırma yapan kaç öğretmen var?
Selahattin Koşar’la her sohbetimizde söz dönüp dolaşıp eski öğretmenlerin yaptıkları faaliyetlere gelir. Selahattin Hoca, günümüzdeki çoğu öğretmenin fırsat bulur bulmaz soluğu öğretmen evinde aldığını ve sürekli okey oynayarak zamanı heba ettiğini söylüyor. Hâlbuki geçmişte öğretmeler şiir yazarlarmış, sürekli gazete okur, birçoğu da edebi metin yazarak zamanı değerlendirirmiş. Böylece öğretmenin yüklendiği toplumsal misyonu, onun aydın bir kişilik kazanmasında önemli bir etkenmiş. Şimdiki öğretmenlerin neden zamanın çoğunu okey salonlarında geçirdiğini anlamak kolay geliyor. Üniversite eğitimi boyunca kolaycılığa kaçan bir karaktere bürünen öğrenciler, öğretmen olunca da kaldıkları yerden hayatlarına devam etmekteler. Yılda on kitap okuyan öğretmen ara ki bulasın.
Şimdi, bakıyorum da on yıl önce çıkan ve 23 sayıya ulaşan bu gazetede “Her Yönüyle Erciş”in taşını toprağını, derdini, sevincini anlatan birçok öğretmen var. Bu öğretmenler gazetede kendilerine ait alana yazılarını her ay düzenli olarak yazmışlar. İşte bazı örnekler: Selahattin Koşar daha çok Erciş kültürüyle ilgili konularda yazmış. Ahmet Erdoğan (şimdiki Erciş Milli Eğitim şube müdürlerinden) “Dertleşelim” adını verdiği köşesinde her ay farklı bir konuda yazı yazmış. “Gözlem” adlı köşesinde Celal Gazioğlu, “Analiz” adlı köşesinde Oğuz Öner, “Sohbet” adlı köşesinde A. Metin Kürümoğlu, değişik birçok konuda yazan Ahmet Kurbani Özdaş “Tarım Köşesi”nde dönemin İlçe Tarım Müdürü M. Nedim Çelik, “Tarih Köşesi”nde Bünyemin Kara, “Gönülden Damlalar” köşesinde Erciş Müftüsü Mehmet Kaya, Müftülük Şefi Fuat Baran ve diğer imamlar, “Hoş Sada” köşesinde her ay bir Ercişli büyüğün biyografisi, “Ayın Konuğu” köşesinde her ay farklı bir röportaj, “Erciş’in Yetiştirdikleri” köşesi ve daha nicesi yer alıyor. Öykü ve değişik konularda yazan Cemal Bayram, Faruk Abak, Turgut Büyüktepe, K. Cabir Yazıcı, Ömer Dağ, Fikret Dilmaç, Cevdet Bay; köy incelemeleri yapan öğretmenler Fesih Yıldız (şimdiki şube müdürlerinden), Abdurrahman Özörnek, Fikret Çiçek, Yılmaz Eno, Hasan Taşan, Nuri Bilen, İshak Budak; dizi yazılarıyla Nihat Çavuşoğlu, Ercişli sporcu ve muhtarların hayatları, şiirler ve dahası dopdolu bir gazete, bu emeğin meyvesi olmuş.
O günlere dair haberlere baktığımızda özveri ve emeğin ahengini bir arada buluyoruz. Kültürün yozlaştırıldığı, medeniyet kavramının popüler kültür ürünleriyle doldurulduğu bu zamanlarda eskilere bakıp ortak çalışmanın, aybaşına yetiştirilecek bir gazetenin kaygısını görmek mümkün. Demek ki tek dertleri öğretmenlik yapmak değilmiş bu adını saydığımız şahısların; bunun yanında çevrelerine duyarlı olmayı, kültürel mirası araştırmayı, söz uçar yazı kalır şiarını içselleştirdiklerini görmek kültürün kutsallığına inanan biri için müthiş bir çalışmadır. Kendi adıma bu değerli hocalarımızı sevgiyle selamlıyorum. Bazıları edebi âleme uğurladık, bazıları yaşıyor; Allah uzun ömür versin hepsine.
Her Yönüyle Erciş Gazetesi’nin ilk sayısı; önemin kaymakamı Selami Altınok’un takdim yazısı.
Bu öğretmenleri anarken birçoğumuzun hayatlarında kilometre taşı olmuş kişilikler vardır. Bu arşivi karıştırırken birden hüzünlendim, içime derin bir sancı girdi. 1999 yılında Kazım Karabekir İlköğretim Okulunda ilköğretim 4. sınıf öğrencisiydim. Öğretmenimiz Semra Sarıgan adında idealist bir bayandı. Kitap okuma kültürünü Selma öğretmenden aldım. O zamanlar öğretmenlerin bizde “kutsi” tarafları vardı. Söylediklerini yerine getirmezsek sanki günah işlemişiz duygusuna kapılırdık; en azından ben öyleydim… Selma öğretmenin eşinin adı Elvan Sarıgan idi. Ercişlilerin sevip değer verdiği bir doktordu, devlet hastanesinde ve 2 nolu sağlık ocağında görevliydi, uzun senelerdir Erciş’teydiler. Van - Erciş yolunda trafik kazası geçirmişler, Elvan Bey ve kaynanası vefat etmişti, 2 küçük kızı ve Selma öğretmen de yaralanmıştı. Ne zaman elime bir kitap alıp okumaya başlasam her daim duacı olduğum bu öğretmen o sene yapayalnız kalmıştı. Şimdi kim bilir nerede?
Kullanmaktan fazlaca haz aldığım bir ifade var: “Geçmiş güzeldir”. Geçmişin güzelliği geçmişte yapılanların gelecekte görülmesidir. Eminim ki bu adını saydığım ve sayamadığım birçok öğretmen geçmişe şöyle bir göz atında gururlanıyorlardır. Biz genç olanların ve dahası onlardan daha iyi imkânlara sahip olanlarımız eğer gelecekte övünecekleri şeyler bırakmazlarsa; modernlikten, kişisel gelişmişlikten ve de farklı fenomenlerden değerlendirildiğinde onlardan geri kalmış sayılacağız. Yazı her şeydir; kayıttır, kanıttır dahası yazı içinizdekilerin dışa vurumudur. Yazdığınız neyse siz o’sunuz. Yazdığınız yoksa eğer gerisini söylemeye dilim varmaz; gelecekte bakacağımız bir geçmişiniz olmaz.
Her Yönüyle Erciş Gazetesi’nin iç sayfalarından; oldukça kapsamlı ve bilgilendirici konular göze çarpıyor.
Bu öğretmenleri düşünürken bir de işinin her sene aynı konuları anlatmak olduğunu bilen, okula geç gidip erken dönen, her fırsatta tatil
İsmet Tunç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder