Toplumu oluşturan gruplardan en çok göz ardı edileni kadınlardır. Kadınlar doğaları gereği korunmaya ve kollanmaya muhtaç varlıklardır. Anaerkil sistemde hâkim olan kadınlar uzun bir zaman sonra değişen iktisadi ve toplumsal şartlardan sonra ataerkil sistem içinde yaşamaya devam etmişlerdir. Bu yaşam koşulu erkeği toplumda erk sahibi yaparken, kadını evine ve çocuklarına adayan bir varlık haline getirmiştir.
Analık duygusu, kadını sorumluluğunu yerine getiren ve başkaldırmayan bir sistemde yaşatmıştır. Erkeğin ve kadının görevlerini bilmesi arzu edilen bir durum olarak bilinse de bu görevlerin birinin baskın olduğu fikri eşitsizliği doğurmuştur. Yani kadın evinde çocuğuna ve yuvasına bakarken aslında görevini yerine getirmektedir. Erkek fiziksel ve sosyal konumu gereği bu iş bölümünü kendi lehine çevirmiş ve kadın iş bölümünden kaynaklanan bir eşitsizliğin mağduru olmuştur. Eğer erkek kadının etki alanında onu özgür bıraksaydı belki de kadınlar bugün erkeklerin alanında söz sahibi olmak istemeyeceklerdi.
Erciş’te açılan “ Erciş Kadınları Koruma ve Dayanışma Derneği” yukarıda değinmeye çalıştığımız eşitsizlikten kaynaklanan yaraları sarma amacıyla faaliyete başlamış. Kırsalda yaşayan ve sağlık koşullarının yetersizliğinden dolayı birçok sağlık sorunlarıyla uğraşan kadınlara sağlık hizmete götürme amacıyla açılan dernek yöre kadınlarının yaşamlarında yepyeni ufuklar açmış. İlçe merkezinin tamamı, 16 köy, bir beldeyi kapsayan çalışma bir yıllık süreyi kapsamakta.
İleri yaşına rağmen köyden çıkamamış, çıkmışsa da hiçbir olanaktan yararlanamamış kadınlar, derneğin götürdüğü hizmetle yaşamlarının sadece dokuz ayda bir çocuk doğurmak olmadığını görmüşler. Nazım’ın dediği gibi kadınlarımıza hep soframızda öküzümüzden sonra yer açmışız. Modern topluma geçişle birlikte toplumsal hayatta rol almaya başlayan kadınlar birçok hak elde etmişler. Oysa bunlardan haberdar olmayan kırsal kesim kadını bu itilmişliğin ve geri kalmışlığın verdiği eziklikle yaşamını devam ettirmekte.
Jean Jaques Rousseau “ İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı” adlı ünlü ütopyasında kadınların toplumdaki yerlerini şu şekilde ifade eder: “Sevimli ve erdemli hanım yurttaşlarım, sizin cinsinizin kaderi , her zaman bizim cinsimizi yönetmek olacaktır” der. İslam dini kadına en üst mertebeyi layık görmüş, cenneti annelerin ayakları altına vererek kadın olmanın kutsallığını dile getirmiştir. Oysa bunlardan haberdar olunmaması ya da bunların uygulanmaması kadınların günümüzde hak etmedikleri koşullarda yaşamalarına neden olmuştur.
Erciş’te açılan kadınlar derneği bu itilmişliğin ve geri kalmışlığın resmini ortadan kaldırmak amacında. Derneğin kurucusu Asiye Baburhan bu düşüncesini projelendirirken, çoğu kişi bu projenin Avrupa Birliği tarafından kabul edileceğini düşünmemiş. Asiye Hanım kadın üreme sorunlarıyla ilgili projeyi tamamlarken, belki de, hayatında doktor yüzü görmemiş, modern tıptan habersiz ve yoksun kadınlarla karşılaşacağını düşünmemiş,
Projenin kabul edilmesiyle sağlık ekibi oluşturulmaya başlanıyor. Doktor, psikolog, avukat, sosyal hizmet görevlisinden oluşan ekiple birlikte Asiye Hanım köy köy dolaşarak kadınları dinliyor. Halk ilkin pek sıcak davranmıyor; ama amaçları anlatılınca bu imkanlardan yararlanmak için daha istekli olmaya başlıyorlar. Gidilen köylerde hala tansiyon denilince neresini göstereceğini bilmeyen kadınlar var. Bunlar hiç doktora gitmemiş, doğum kontrol yöntemlerini kısırlık olarak algılayan var. Hayatını doğumdan ve ev işlerinden ibaret gören bu kadınlar hijyenik ortamda bulunmadıkları için bir çok sağlık sorunlarıyla uğraşmaktalar. Sağlık hizmetlerinden faydalanamamalarının altında ise kocalarının, yakınlarının ilgilenmemesi, devletin sağlık programı uygulamamış olması yatmakta.
Sağlık ekibinin çalışmalarında memnun olan kadınlar, köylerine bir daha gelmeleri için onlarda ricada bulunmuşlar. Tekrar gelip bilgi vermelerini ve sağlık kontrollerini yapmalarını istemişler.
Kadınların gelecek hakkındaki en büyük endişeleri ise çocukları. En çok sağlıklı ve eğitimli nesiller yetiştirmek istediklerini dile getirmekteler.
Bazı köylerde birden çok evlilik örneklerine rastlanmakta. Belli yaşa gelmelerine rağmen nüfuz cüzdanı olmayan çocuklar var. Bu denli sağlıksız bir yapının içinde büyüyen çocuklar maalesef gerekli eğitimi alamamaktalar.
Kırsal kesimdeki eğitimsizlik ve bilinçsizlik insanların imkânları yanlış kullanmalarına neden olmakta. Devletin verdiği çocuk yardımından faydalanmak için belli yaşa gelmiş kadınlar yeniden çocuk sahibi olmakta bir sakınca görmüyorlar. Eğitimli nesil yetişmek için belli bir gelir seviyesine sahip olunması gerektiğini unutan bu kadınlar, maalesef kırsal kesimin imkânsızlıkları içerisinde yeni imkânsızlıklara da davetiye çıkarmaktalar.
Genel olarak Erciş’ te kadınlar derneği bir yaraya merhem olma amacında, başarılı oldukları ortada. Halktan gelen olumlu tepkiler bunun göstergesi. Kadınlar daha bilinçli ve daha gayretli şimdi.
İsmet Tunç
22/ 05/ 2007 Sivas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder