Erciş’e dair konuşmaya devam ediyoruz. Şahsiyetler bir yerin tanınmasında, gelişmesinde ve var olmasında belki de en temel noktada bulunurlar, çünkü bir yerin bekçisi olmak insana dair ve tabi ki, o kente dair çok şey demek.
Erciş’i ve göl diyarını 25 yıldan fazladır yazan, çizen, fotoğraflayan biri Nihat Çavuşoğlu. Küçüklükten başlayan bir araştırma ve duyarlılık birikimiyle kendini gazeteciliğe atmış, Erciş ve Erciş’e dair ne varsa hemen, hemen tümüne şahit olmuş.
Gazetecilik merakı, daha doğrusu çevreye ve olaylara olan merakı ilkokul üçüncü sınıf öğrencisiyken aldığı bir ödevle başlıyor. “Türkiye’deki Hidroelektrik Santralleri” konulu ödevi için Erciş merkezden kalkıp Aşağı Işıklı Köyü başlangıcındaki hidroelektrik santraline yaya gidiyor. Gerekli bilgileri alıyor ve dönüyor. Bu dönüş kendisine ve çevreye karşı duyarlılığında başlangıcı oluyor. Artık daha çok gözlem yapıyor, doğayı daha fazla dinliyor ve daha mutlu…
Yıllar yılları kovalıyor ve okul hayatından sonra üç yıl vekil öğretmenlik yapıyor. Kendi deyimiyle Vizon tele filmini kendiyle özdeşleştirmiş. Sanki o filmi izledikten sonra yıllar öncesine gidiyor ve hayatın bir noktasında olaylarında tıpkı ikiz insanlar gibi aynı olabileceğini görüyor.
Öğretmenlik yaptığı köyde bir köpek nedeniyle aileler arasında kavga çıkmış, herkes birbiriyle düşman. İlkokul 4. ve 5. sınıf öğrencileri ceplerinde bıçakla okula geliyor. Okulda gerekli önlemleri aldıktan sonra köy muhtarı ve imam ile bir toplantı yapıyor. Ama sonuç alamıyor. Bu onu düşündürüyor ve nasıl bir yol bulsam diyerek kafasını yormaya başlıyor.
Erciş’e gelip, bulduğu bir siyah 37 ekran beyaz televizyonla birlikte köye dönüyor. Uzun bir anten direği kurarak Erzurum üzerinden karıncalı da olsa paket yayın alıyor. Köylü televizyona bakıp şaşırıyor, belki de hayatlarını değiştirecek yeniliğin farkında bile olamıyorlar. Köy halkı televizyona o kadar ilgi gösteriyor ki, aradaki dargınlığı unutuyorlar. Kimi zaman lojman penceresinden bakıp bu acayip şeyin nasıl oluyor da değişik bir dünya yarattığını çözmeye çalışıyorlar kendi bilinçlerince.
Bir yerin sosyo-kültürel değişiminde önemli bir dinamik de adına yenilik ajanları dediğimiz kimselerin gayretleridir. Bir yerde kendi halinde yaşayan insanlar, uzaklardan ya da başka bir yerden bir kültür öğesi getirirler ve toplumla onu tanıştırırlar. Bu öğenin kabul edilip edilememesi ise zamana ve kullanılabilir, uygulanabilir olmasına bağlı.
Çavuşoğlu, bu noktada köye bir yenilik getirmekle yenilik ajanı görevini de görüyor. Televizyon bu insanların hayatlarında iyiden iyiye yer ediniyor. Çoğu aile evine televizyon alıyor ve kendi dertlerini de unutuyorlar. O günden bu güne köyde kavga çıkmamış. Ta ki, geçen yıl Erciş merkezde alacak-verecek meselesi yüzünden çıkan bir kavgaya kadar... Çavuşoğlu, köylülerle arada bir iletişimine devam ediyor ve o günleri hatırlarken de yüzüne tatlı bir tebessüm geliyor.
Askerlik dönüşü, 1982 yılında Erciş Lisesi’yle Diyarbakır’a gidip bilgi yarışmasını takip ederek aktif olarak Tercüman’la gazetecilik hayatına başlıyor. Birnisan yerel gazetesinde yazmaya başlıyor ve sonrasında bu gazetenin yazı işleri müdürlüğü görevinin de uzun süre yürütüyor. Ardından, İhlas Haber Ajansı’nın ilçede bürosunun açılmasına ön ayak oluyor. Birçok il merkezinde olmayan İHA temsilciliğini ilçede açmakla birlikte, 5 komşu ilçenin de haber akışını merkez olarak Erciş’ten yürütüyor. Aynı zamanda ilçenin tek sarı basın kartı sahibi…
Birçok seçim görmüş, ilkleri belki de Erciş’te yaşayan ayrıcalıklı insanlardan biri. Erciş’e yerleştirilen Kırgız Türkleri hakkındaki ilk araştırmayı “Pamir’den Ulupamir’e” isimli tefrikası ile oluşturuyor. Araştırma oldukça ses getiriyor, Kırgızistan büyükelçisi kendisiyle yakından ilgileniyor. Kültür Bakanlığı tefrikayı önemli bir belge olarak teyit ediyor. Ali Dağer’in “Araştırmayı kimler çalmadı ki” ifadesiyle birçok kişinin bu çalışmayı kaynak belirtmeden kullandığını da anlıyoruz.
Ağabey, emekli olmayı düşünüyor musun? Soruma ise cevabı ilginç; “Gazetecilik mesleği bir yerde insanı çevresine, doyduğu ve doğduğu yere karşı sorumlu kılıyor” diyor. Sürekli olayların peşinde koşmak, bir etkinlikte bulunmak, onu diğer insanlarla paylaşmak için gayret etmek ve daha nice ruhuna huzur ve keder veren uğraşlar onu meslekten resmi olarak emekli etse de, ruhen emekli etmeyecek gibi gözüküyor…
En büyük çabası Erciş’i sürekli ulusal gündemde tutmak. İlçenin kalkınması ve gelişmesi için elinden gelen gayret ve çabayı esirgememektedir. Eğer, gündeme gelirseniz olumlu istekleriniz de ertelenmez diyor. Unutulmamak adına basını iyi kullanmanın gereğini vurguluyor. Birçok önemli etkinlikte katkısı var. Özellikle temeli atılıp yıllarca bekletilen Erciş Şeker Fabrikası’nın yeniden inşa ettirilmesi konusunda gündem oluşturmak, ilçe halk kütüphanesinin açılması için çaba sarf etmek. Ayrıca, yıllardır il olma çabasına basın olarak desteğini sürdürmesi gibi birçok alanda öncü görevinde bulunmuş,
Sevgili Nihat Çavuşoğlu’nu elbette bu kadar sınırlı bir yazıyla anlatmak mümkün değil. Uğraşları ve hayatının kısa bir dilimini bizlerle paylaştı. Koca bir buz kütlesi ise hala derinliklerde saklı.
Erciş sohbetlerine kaldığımız yerden devam etmeye çalışacağız, bu toprakları bereketli kılan nice topraklar var ki; bir nebze olsun hatırlanmayı, düşünülmeyi bekliyor. Sırada yeni yüzler, yeni hikâyeler ve yeni olaylar bulmaya çalışacağız.
İsmet Tunç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder