Cuma, Temmuz 3

Sosyoloji

En genel anlamıyla sosyolojinin hizmeti toplumu oluşturan grupları, toplumsal sınıfları, ekonomik sistemleri, siyasal-sosyal-dinsel-kültürel yapıya ilişkin derin ve çözümleyici analizleri içeren karmaşık olduğu kadar kendi karmaşıklığı içinde bir düzen ayırışıma esasına göre işleyen bir disiplindir.

Sosyolojinin içerdiği bilgi geniş ve farklılaşmış fenomenler alanının bir bölümünü kapsar. Bunlar: dinsel kurum ve davranışlar, yerel ve siyasal birlikler,
etnik ve ulusal topluluklar vb. gibi topluluklar içerisinde bireyin davranışları gibi, bireyler arasındaki davranış örüntülerini, kurumları ve toplulukların işleyiş yapılarını kapsamlı olarak analiz eder. Statüleri üzerine açıklamalar yapar, böylece toplumsal dinamikler açıklanmış olur.

Sosyoloji yeni bir daldır.
Sanayi devrimi kendisiyle birlikte sosyolojiyi de yarattı. Daha önceki yaşamlar irdelenmeye değer bulunmazdı çünkü tanrısal güçler toplumun üzerindeydi ve bunu düşünmek insanın haddine değildi. Sonra sanayileşme ortaya çıktı. İnsan, -Montaigne’in deyimiyle- kendini tanrısal güçlerin etkisinden kurtardı, kendine baktı. Yani insan kendini keşfetti (antropoloji bu gerekçeyle doğmuştur). Sanayileşme karmaşık kentler yarattı, yoksullaşan köylü topraklarını satıp şehirlere yerleşti, ucuz işgücü ve adaletsiz bir sistem yaratıldı. Burada devreye sosyoloji girdi. İlkin göç olgusunun yarattığı kentleşme ve işsizlik irdelendi. Göçler sanayi merkezlerinin etrafında toplanmış, ucuz iş gücü sanayi sahiplerinin eline iyi bir koz vermişti. Artık modern şehirler oluşturulurken modern köleler de çalıştırılmak için kendi istekleriyle fabrikalardan içeri girmişlerdi. Hatta göçleri engellemek için 20 yılı aşan çıraklık yasaları koydular. Böylece ustalığa terfi de engellenmiş oluyordu. Bu adaletsizlikler ve anlatılacak yığınla uygunsuzluklar karşısında sendikalaşma hakları denilen yüzyılın hareketi doğdu, grev hakkı ortaya atıldı, birçok kişi canından oldu, uzun mücadeleler sonucunda işçiler insanca yaşam haklarını elde etmenin haklı gururunu yaşamaya başladılar. Bütün bu safhalar teker teker araştırıldı, birçok düşünür, bilim insanı, filozof bu konularda devlete ve insanlara yol gösterdi, akıl verdi. Bütün bunlar toplanınca adına toplumu çözümleme disiplini denilecek sosyoloji meydana geliyordu.

Sosyal gerçeklikler çok önceleri filozoflarca ele alınmıştı. Platon düzensizliğe karşı tepki vermek gerektiği söylemişti. Cumhuriyet adlı eserinde gerçek bir sosyal sistem sunmuştur. Mesela, Aristo sosyal gözleme önem veren biridir. Ona göre toplumlar “yaşayan varlıklardır.” Saint Augustinus tanrı eksenli açıklamalar yapmış, Tanrı Sitesi adlı eserinde çağdaş hukuk ve sosyolojinin temellerini atmıştır. Sonra sosyolojinin kurucusu sayılan İbn-i Haldun, Mukaddime adlı ünlü eseri hadari toplum ve bedevi toplum ayırımında bulunur. Tıpkı ardıllarının da bu sınıflamaya başvurmaları gibi: Tönnies, Marks, spencer, Giddings, Comte, Durkheim vd.

Sosyoloji, toplum karmaşıklaştıkça farklı dallar ayrıldı. Çözüm için gereken verileri toplamakla görevli sosyologlar durmadan kuramlar geliştirdiler.
Yapısalcılar, evrimciler, difüzyonistler, tarihçiler, deterministler, biyoloji okulu mensupları ve daha birçok farklı görüşteki bilimciler durmadan sistemden söz etmeye başladılar. Ayrıştıkları birçok nokta olmasına karşın bugün bir olgu olarak karşımıza sosyolojiyi çıkardılar. Toplumun dinamiklerinden habersiz yaşayan vatandaş, sistemin elemanı olduğunu sosyoloji sayesinde fark etti.

Giderek değişen dünyada bazı önermeler iflas etti. Bazıları çökme tehlikesi geçirdi. Bazıları özlemli öğeler olarak ayakta kalmaya devam ediyorlar. Sosyoloji batının ortaya çıkardığı bunalımlara çare olmak için ortaya atılmış bir projedir. Bir anlamda sosyalizm kapitalizmi sosyoloji ile vurmayı bir ölçüde başarmıştır.

Sosyoloji genel bir bakış açısıyla topluma eğilirken, yani
tümdengelim kuramına göre hareket ederken, Antropoloji daha dar alanda, katılarak gözlemle toplumu, onun biricik ürünü olan kültürü inceler. Antropoloji de topluma tümevarım yöntemiyle bakar.

İsmet Tunç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder