Türk siyasi hayatında ard arda gelen askeri darbe ve muhtıralarla birlikte insanlarda oluşan izlenimin genel adı.
Türüt’ün türettiği bir karakter vardı, adı Teyyo Dayı. Teyyo Dayı her bölümde aynı elbiselerle ekrana çıkardı. İnsanlar gülmesine gülüyordu ama sormadan da edemiyorlardı. Bu Teyyo Dayı’nın başka elbisesi yok mu? Bizdeki siyasi gelenek de Teyyo Dayı’nın elbiseleri gibi, değişmez ve sabit.
60 darbesiyle başlayan darbeler ve muhtıralar döneminden, bilim ve teknoloji çağı olan bilgi toplumuna geçtiğimiz zamanlarda değişimi yakalayan bu gelenek “e muhtıra” şeklinde evrimleşmiş, Darvin ve ardıllarının biyolojik evrimini sosyal evrimle sürdürmüşlerdir. 60 darbesinden önce yani 50 seçimlerinin yapılması ve menderes iktidarından önceki 46 seçimleri CHP’nin fırsatı değerlendirip örgütleşemeyen Demokrat Parti’ye seçim tokadı indirme başarısı var.
62 milletvekiliyle temsil edilen demokrat parti, 273 milletvekili göstermişti. İktidar ile muhalefet arasındaki ipler gerildikçe çok partili sürece geçiş tehlike sınırına biraz daha yaklaşıyordu. Seçimlerin adil yapılamadığını savunan görüşler arttıkça baskılar da kendisini gösterdi, nihayet iki gazete kapatıldı.
Başbakan Recep Peker’in ateşli bir konuşması sonrasında Demokrat Partili vekiller meclisi terk ettiler. Daha sonra Demokrat Partili vekiller İnönü’ye böyle bir olayın bir daha yaşanmayacağını söz vererek meclise geri döndüler.
Tarihe “12 Temmuz Beyannamesi” olarak geçecek bir bildiri Cumhurbaşkanı İnönü tarafından okundu. İnönü bu bildiriyle açıkça muhalefeti iktidara karşı korumayı amaçlamıştır. Çok partili sisteme geçmeyi tamamlamak isteyen “Ebedi Şef” tarihçilere göre bu hamleyi yapmazsa Demokrat Parti tarih sahnesinden çekilecekti.
Bu bildiri İsmet İnönü ile Başbakan Recep Peker arasında anlaşmazlığa yo açtı. Sonunda Peker, 9 Eylül 1947 yılında görevden ayrıldı. Sonrasında Demokrat Pati’nin iç çekişmeleri başladı, Menderes ve Bayar bunlardan başarıyla sıyrıldılar. Kimisi ayrılıp Fevzi Çakmak gibi Millet partisini kurdu. Diğerleri değişik kombinasyonlara giriştiler. Peker’den boşalan koltuğa Hasan Saka oturmuş, demokratların eleştirilerine cevap yetiştiremeyince de 14 Ocak 1949 yılında istifa etmiştir. Böylece Bayar’ı Cumhurbaşkanı, Menderes’i başbakan ve Refik Koraltay’ı da meclis başkanı seçecekti.
Böylece “devletçi-seçkinci”ler yerine “gelenekçi-liberaller” dönemi başlıyordu.
Böylece darbenin ilkine giden süreç bundan sonra başlayacak, kimine göre özgürlükler dönemi başlayacak, kimine göre ise ayrıcalıklar ve baskılar dönemi Türkiye’ye hakim olacaktı. Sonrasında gelen 57 seçimleri Demokrat Parti’yi iktidar yaptı fakat oyları da yüzde 50’nin altına düşmüştü. Bu durum parti içi çekişmeleri ateşledi, sonuçlar yenilgi olarak değerlendirildi.
Sonraki süreç, sansür, baskı ve “tahkikat komisyonu” kurdurarak parti kapatma, üst makam olmdan kesin yargı kararı vererek baskıları azaltma işlemleri şeklinde geçti. CHP eleştirilere devam etti, Halk Partisi kapandı karaborsada mal aramak normal bir durum haline geldi. Durum gittikçe kötüleşiyordu. 27 Mayıs Darbesi böyle bir siyasal-toplumsal-ekonomik döngüde oluştu ve darbelerin alışkanlık haline gelip gelmeyeceği sonradan anlaşılacaktı.
İsmet Tunç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder