Perşembe, Temmuz 2

Düğünler


Düğün, her toplumda en çok önemsenen kültürel öğedir. İki insanın birlikteliklerini meşru göstermek amacıyla yaptıkları tören kısaca düğün olarak bilinir. Düğünler yöreden yöreye, ülkeden ülkeye dinsel kuralların etkisinden dolayı farklılık gösterse de temelde amaç ve yöntemleri açısından oldukça benzerlik gösterir.


Tarihin en eski düğünlerinden birinin tasvirini Ankara-Çankırı yolunda bulunan, İ.Ö.1600–1450 yıllarına tarihlenen Hitit İnandık vazosunda izlemek mümkündür. Bilinen en eski evlilik belgesi, Yahudilerden kalma İ. Ö 5. yüzyıla ait Aramca yazılmış bir papirüstür. Sağlıklı, on dört yaşında bir kızın altı inek karşılında evlilik akdinin yapıldığını bildirmektedir.


Evlenmek isteyen çiftlerin çoğu düğün yapmak ister. Düğün dışında herhangi bir işleve sahip olmayan gelinlik sadece tören esnasında giyilir. Her genç kız küçük yaşlardan itibaren gelinlik giyeceği günün hayalleriyle yaşar. Gelinlik giymiş kızın masum ve temiz olduğuna olan inanç, beyazlığın anlamı genç kızları gelinliğe bağlayan önemli etkenlerdir. Gelinlik giymeden evlenen genç kız, kendini mutsuz, gururu incinmiş olarak görür. Bu nedenle düğünün gelinlik giyilerek yapılmasına dikkat edilir.

Evlenecek çiftlerin evlenme isteklerini ilan etmeleriyle birlikte başlayan süreç, türlü kültürel öğelerin yerine getirilmesiyle son bulur. Toplumdan topluma kimi farklılıkların olması, düğünlere bakış açısını da değiştirmiştir. Bu kültürel farklılıklar nedeniyle düğünün o toplumdaki algılanış şekli de ortaya çıkar. Örneğin Müslüman bir toplumda düğüne bakış açısıyla, Hıristiyan, Musevi ya da diğer dinlere mensup toplumların düğüne bakış açısı arasında fark vardır. Temelde düğünler aynı amaçla yapılır: Mutlu bir gelecek kurmak. Farklılık, bu törenlerin yapılış sırasında ortaya çıkan kültürel farklılıklardır. Bu farklılıklar da dinsel kurallardan kaynaklanmaktadır.


Müslüman toplumlarda Allah’ın emri ve peygamberin kavli dilekleriyle, evlilik olgusuna kutsal bir ağırlık verilir. Toplum dinsel kuralların bağlayıcı özelliklerini çok iyi özümsediği için kimse de kurallara itiraz etmez. Çünkü gerekenler yerine getirilmezse ailenin mutlu olamayacağına inanılır. Allah, insanlara ailenin kutsal bir kurum olduğunu gerek kutsal kitapla olsun; gerekse de Hz. Muhammed’ in sünnetiyle olsun bildirmiştir. Bunun dışına çıkmak Allah’ ın rızasını alamamak olarak algılanır ve toplumda genel kabullerin dışına çıkılmamaya çalışılır. Toplum bu tür kabullerin dışına çıkanları terk etmekte ve mensubu olduğu gurubun dışına itmektedir. Bu nedenle düğün, insanlara yapılan bir ilandır. Evlenecek kişiler düğünlerinin olacağını ilan ederek bu güzel günde eş-dost, akraba, komşu gibi yakınlarının huzurunda birbirlerine söz verirler.


Düğünler sevinç ve mutluluğun en üst düzeyde hissedildiği anlardır. Dargınlıklar son bulur, düğüne katılan insanların birincil amacı, evlenecek çifte gerek maddi gerekse de manevi anlamda yardımcı olmaktır. Bu yardımlar dinse anlamda daha çok dua olarak yerine getirilirken., maddi anlamda her türlü yardımı kapsar. Düğünler bu yardımların ilan edildiği yerler olmaları açısından da önem taşırlar. Çünkü evli çiftin yuvasına yapılan yardım herkese ilan edilmekte ve herkes bu mutluluğa ortak edilmektedir.


Düğünlerin önemli bir işlevi de toplumda kişiler arası gelir dağılımını dengelemesidir. Toplumsal ilişkilerin yoğun yaşandığı yerlerde, düğüne davet edilenler davete mutlaka iştirak ederler. Böylece birikim olarak elde tutulan para, mal ve kıymetli eşyalardan bir miktar yeni evlenen çifte verilir. Burada düğünler çok önemli bir işleve sahiptir. Hediye getiren kişi sosyal statüsünü de düşünerek verebileceği en yüksek miktarı bağışlar. Çünkü ekonomik ve sosyal statü bakımından kendisinden daha alt seviyelerde bulunan biri kendisinden yüksek bir bağış yaparsa kişi toplum içinde küçük düşürülmüş olur. Böylece genel kabullere uyulmak gerektiğinden verilecek hediye miktarı yüksek olur. Bu da kişiler arası ekonomik dengeleri en aza indirme anlamına gelmektedir.


Düğün olayı önemli bir ekonomik sektördür. Özellikle düğün mevsimleri ekonomik olarak hareketliliğin en çok olduğu mevsimlerdir. Hazırlıklar yapılır, hiçbir masraftan kaçılmamaya çalışılır. Böylece düğünler sadece evli çiftleri ilgilendirmekle kalmaz, aynı zamanda ekonomik hareketliliğin de önemli kaynağıdır.


Her toplumda olduğu gibi Erciş’te de düğün merasimi oldukça önemsenen bir olay. Evlilik toplumumuzun kültürel özelliklerinin korunmasında önemli bir işleve sahiptir. Toplumumuz, kapalı toplum özelliği gösterdiği için, birliktelikler ancak meşru bir özellik kazanmakla sürdürülür. Bu meşruluk aile bireylerinin üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri anlamına gelmektedir yani seçilecek damat ya da gelin adayının değerlendirilmesi, ritüellerin uygulanması (bir toplumun kendine has kültürünü belli yöntemleri izleyerek törensel olarak yerine getirmesi), dini vazifenin yerine getirilmesi ve devlet nikâhının yapılması olarak sıralanabilir.


Erciş’te düğünler, evlenmek isteyen bireyler için bulunmaz bir fırsattır. Bu fırsattan belli örf ve adetlerin yerine getirilmesiyle yararlanılabilir. Evlenmek isteyen gençler düğünde gördükleri gelin adayını eşe dosta sordurarak tanımaya çalışırlar. Eş-dostu yardımıyla ya da tavsiyesiyle uygun görülen biri ya da daha önce sözleşen gençler evlenmek için gereken kurallara uymaya çalışırlar. Uygun görülmesi durumunda aileye istek iletilir. Bu noktada aile gerekli izni kızın ailesinden aldıktan sonra niyetlerini belli ettiren bir nezaket ziyaretinde bulunurlar. Genç kız ev ortamında görülür. Misafir ağırlamasından çay demlemesine, oturup kalkmasına kadar her detay gözden geçirilir. Genç kız bu esnada aslında mini bir sınavdan geçer. Bunun farkında olmasına rağmen olağan davranmaya çalışır. Aileler karşılıklı iyi niyet belirtisi içinde bulunmaya çalışırlar. Nasip olması durumunda her şeyin gerçekleşebileceğini aksi durumda bunun olamayacağını birbirlerine söylerler. Bu iyi niyet dileklerinin altında aslında kendilerinden kaynaklanacak bir olayla karşı karşıya kalmak istememektedirler. Mesela kızın bir kusuru varsa aile bunu bu şekil dile getirmez ya da damat adayı beğenilmezse bunun nasip olmadığı söylenir. Yani Allah’ın nasip etmesi durumunda evliliğin olabileceğini dile getirmektedirler, aslında kendi beğenileri iyi niyetin arkasında kalan bir olgudur.


Kız görme olayından sonra, misafir aile izin isteyerek evden ayrılır, eğer genç kız beğenilmişse birkaç gün sonra tekrar izin istenerek söz kesme merasimi yapılır, eğer kız tarafı buna razı değilse aileye ziyaret izni vermez. Nasip olmadığını, kızlarının evlenmeyi düşünmediği ya da kızlarının küçük olduğunu bahane ederek bunu karşı tarafa iletirler.


Gelişmeler olumlu olunca damat tarafının büyükleri kalabalık bir şekilde kız tarafını ziyaret ederler. Ailenin sözü dinlenen büyükleri sıcak bir atmosferde birbirleri hakkında iyi niyet dileklerinde bulunurlar tekrar. İki taraf genç çift için söyleneceklerini söylerler, varsa şartlar konuşulur, her şey tamamsa sözü dinlenen biri ellerini açar ve Allah’a, genç çiftin mutluluğu için dua eder, sonrasında Fatiha Sûresi okunur, getirilen lokum ve çerezler herkese dağıtılır, aileler yeni bir yuvanın kurulacağı sevinciyle birbirlerini tebrik ederler.


Nişanlılık dönemi oldukça heyecanlı geçer. Çünkü çiftlerin alenen görüşmesi hoş karşılanmaz, merkezde oturan aileler buna biraz olsun müsaade ederken; kırsal kesimde kurallar daha katıdır. Ancak dini ve özel günlerde bir araya gelinirse ailelerden habersiz olarak nişanlılar hasret giderir oturur konuşurlar. Tabi burada önemli olan ortamı sağlayacak kişinin damat ve geline yakınlığıdır. Genelde baldızlar bu işler için biçilmiş kaftandır. Her şeyi planlarlar ve genç çifti buluştururlar.


Gereken hazırlıklar yapıldıktan sonra düğün töreninin yapılacağı tarih, düğüne katılacaklara ilan edilir. Damat ve gelin tarafı tüm hazırlıkların tamamlandığından emin olmak için çok titiz davranırlar.


Düğünün ilk günü yani genelde Cuma akşamı, gelinin eşyaları kendi odasında sergilenir. Burada gelinin mahareti ortaya çıkar, oda sermesi olarak bilinen bu olay hem kızın yakın arkadaşları hem de damat tarafının genç kızları tarafından kutlanır, çaylar içilir, çeyiz görülür. Hediye getirilmişse geline teslim edilir ve tüm eşyalar odada sergilenir.


Cumartesi günü erkenden hazırlıklar yapılır, davul-zurna ya da orkestra çağırılır. Hazırlıklar devam ederken öğle yemeği verilir. Tüm davetliler yemeye katılmaya özen gösterirler. Damat evinde verilen yemekten sonra düğün tepsisi hazırlanır, davetliler tepsiye isimleri çağrılarak sırayla hediyelerini sunarlar. Erciş ilçe merkezinde takı merasimi akşama doğru yapılırken, kırsalda genelde yemekten hemen sonra yapılır.


Takı merasiminden sonra eğlence başlar. Düğünlerimizin önemli bir özelliği de herkese açık olmasıdır. Birinci derece davetli olanlar dışında gençler davet edilmedikleri halde düğüne gitme hakkına sahiptirler. Çünkü düğünler anlayışa göre eğlence ve kutlu bir olaydır. Bu nedenle eğlenmek aslında gençlerin hakkıdır. Kimse de bu haklardan onları mahrum etmek istemez. Aslında düğünleri çekici kılan da çok farklı kesimden kişilerin katılması ve halaya iştirakiyle düğünün daha da güzelleşmesidir.


Mümkün mertebe davet edilen herkes düğün törenine katılmaya çalışır. Çünkü davete icap edilmemesi ayıp olarak karşılanır. “Bugün bana, yarın ona” anlayışı olduğun için bu karşılıklı olan anlayış insanları bu tür etkinliklerden alı koymaz.


İki gün iki gece süren düğün töreninde aksaklığın çıkmaması için adeta herkes tetiktedir. Çünkü davete gelen insanlar hoşnut olmazlarsa ev sahibi hakkında dedikodunun çıkması kaçınılmazdır, ya da hoşnutsuzluk ev sahibi için biraz da utançtır.


Düğün töreni gelinin getirilmesinden bir süre sonra sona erer. Gelen tüm davetliler genç çifte mutluluklar dileyerek evlerine dönerler. Kültürel motiflerin gösterilmesine sahne olan düğünlerimiz, sıcak, samimi ve en içten duyguların yaşandığı bir atmosferde sürdürülür.

İsmet Tunç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder