Yazı, insanlık tarihinde en önemli olayların başında gelir. Nitekim insanlar yazıyı bularak uygarlığa geçiş aşamasında çığır açmışlardır. Yazı insanın kendini ve dolayısıyla toplumunu keşfetmesidir. Var olanı sözlü kültür yoluyla anlatmanın yanında, bunu yazıyla da anlatmak, kalıcı olmanın önemli yollarından biridir. Çağlar arasında dolaşmak, her kesimden insanla kucaklaşmak ancak yazıyla mümkündür. Yazı kalıpları, zincirleri ve duvarları yıkıp ışığa koşmanın biricik yoludur.
Bizden çok önceki devirlerde yaşamız birine ait bir okuma metni bulduğumuzda ne kadar da seviniriz. Bizden önceki insanlar ne yapmış nasıl yaşamış, bizim üzerinde durduğumuz kimi meselelere, sorunlara ne gibi çözümler üretmiş vb. sorular beynimizde sıralanırken, yazılan metinden bulacaklarımızla mutlu olup olamayacağımız da ortaya çıkacaktır. Eğer yazar bizi tatmin etmişse bir çocuk kadar sevinir ve o toplumun bizden önceki yaşantısını öğrenmenin mutluluğunu tadarız. Eğer yazar bizi mutlu edememişse, genel geçer olaylardan bahsedip, basit şeyler üzerinde durmuşsa; yazdıklarını okuma zahmetine girdiğimiz için hayıflanırız. İşte yazı bizlerin şimdi olduğu kadar, gelecekte de anlaşılmasını sağlayacak bir araçtır.
.
Şüphesiz ilk çağlardan günümüze ne kadar filozof, düşünür, devlet adamı ve diğer tüm alanlardaki yetkin insan varsa bizlere kadar yazı sayesinde ulaşmışlardır. Seneca’yı okurken hitabetin gücünü, Platon’ u okurken toplumdaki görevlerimizi, İbn-i Haldun’u okurken toplumsal mekanizmayı, Cemil Meriç’i okurken yeniden düşünmeyi, Şems-i Tebrizi’yi okurken aşkı, Farabi’yi okurken aklı ve her diğer düşünürü okurken farklı bir dünyayı keşfeder, hiç görmediğimiz, tanımadığımız yerlerde farklı insanlarla konuşmaya dalarız ki elimizdeki satırların bitişi bizleri yeniden kendimize getirir.
.
Tarih boyunca en çok horlananlar, üzülenler ve en çok sefalet çekenler daima düşüneler ve yazanlar olmuşlardır. Bu nedenle yazanlar daima gözlem altında tutulmuş, tehlikeli olarak bilinmişlerdir. Dünya tarihi sayılamayacak kadar örneklerle doludur. Zavallı İbn-i Sina deve sırtında az tıp kitabı tercüme etmedi ya da Takiyeddin’in rasathanesi başına bu yüzden geçirilmedi! Bu, sadece bir topluma özgü bir ayıp olmayıp, tüm dünya halklarının yaşamış olduğu bir trajedidir. Vatanından ayrı düşenler, ömürlerini yazdıklarının bedeli olarak hapiste geçirenler veyahut asılanlar, dövülenler ve işkence görenler. Bu kaderi paylaşanlar, yazının sihirli gücünü keşfedenlerdir. Kalemin kılıçtan keskin olması, yazının sihirli gücünden geliyor olsa gerek.
.
Düşünmek ve düşündüğünü anlatmanın bir yolu da yazmadır. Yazmak bir insanı yazar olmaya iten başlıca etkendir. Bu yolla sürekli bir gelişmenin kapısı aralanmış olur. Yazar, kendini en iyi şekilde anlatmaya ve anlaşılmaya adamalıdır. Okuyucu, kendi yerine duygu ve düşüncesini anlatan yazara bağlanır. Takip ettiği bu yazar okuyucuya yeni ufaklar açmalı ve onu yazının engin sınırları arasında dolaştırmasını bilmelidir.
.
Öncelikle okunur yazar olmak için kalıpları kırmak gerekmektedir. Belli bir karaktere bürünmüş yazarlar sadece kendi gibi kalıp sahibi insanlar tarafından okunurlar. Bunlar gün geçtikçe daha çok birbirlerine benzerler ve kendileri gibi kalıp yargılara, özelliklere sahip insanlarca sahiplenirler. Bu noktada o kişiye yazar demek doğru değildir. Aynı bakış açısı ve aynı ifadeler yazarı okunmaz duruma getirir. .
Kimi yazarlar vardır ki; okuyucu tarafından sabırsızlıkla beklenirler. Aynı konuya bile farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak, olayın aydınlanmayan önemi taraflarına ışık tutmak, kişiyi okuyucu nezdinde okunur yazar yapmaya yeten birkaç etkenden biridir.
.
Bir yazar için önemli olan, sıradanlıktan kurtulmaktır. İnsanların ilgilerini canlı tutacak farklı ve özgün konular bulmak, bunlara farklı açıdan bakmasını bilmelidir. Çok yazmak ya da sadece yazmak için yazı yazılmamalıdır. Yazının kıymeti, işlenen konunun insanları ne kadar ilgilendirdiği ve bu konun bir boşluğu kapatıp kapatmadığıyla ölçülmelidir. Bu kaygıda olan yazar, daima yazmasa da yazar olduğunu unutmaz. Unutulmamak daima yazmakla değil, özgün olmakla mümkündür.
.
İsmet Tunç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder